İrlanda günlerinden kalma bu eser değil mi azizim? Hani şu Claduia vardı senin meşhur. Ne zamanlardı ama... Hatırlıyorum da sahilde salınışınızı, ahh derdim şu hayata bir bak. Şipşirik ve bir o kaadar da ayrıksı...
oh azizim.. o claduida yok muydu o.. bir o kadar şeytansı bir o kadar 'yağmur tanesi' zarifliğinde meleksi.. onun o kadifemsi ayaklarının tenime dokunuşu, hala içi dolu bir revolver gibi çınlıyor beynimin derinliklerinde..
Aman Salih hatırlatma zor toplayıp getirmiştik bizim 'deli oğlanı'.İstanbul'a küsüp kendini İrlanda ovalarında sessiz ve sakin bi hayata mahkum etmişti.Çayırlarda avare avare gezerken derin fikir çatışmalarıyla boğuştuğu bir gece yazmış bunu.
kadim dostum, çok güzel bir noktaya parmak bastın.hala,ne zaman eski ve kırık kalpli bir tatavla sokağından geçsem o günlerimi hatırlarım ve bileklerimdeki derin çizgilerin sahibi 'o' meşhur irlanda akşamını düşünürüm. hani, bu şiiri yazdıktan sonra bileklerimi kestiğim, sen ve değerli salihin beni gece yarısı baygın bir şekilde bulup tanrının yanına gitmeme engel olduğunuz gece..
İrlanda steplerinde bir hikaye anlatılırmış çocuklara. Sevdiği kadına ulaşmak için göklere uzanmayı göze almış bir adamın hikayesi. Acısını Aziz Patrick bile dindiremezmiş adamın, öyle derlermiş. Yeşilliğin en güzel kızları kendini sunmaya niyetlenmişler adamın acısını dindirmeye de, hiçbirini kabul etmemiş adam. Onu meczup edeni, göklere ulaştıracak olanı bekler dururmuş. Sokaklarda gezerken analar çocuklarını içeri alırlarmış. Bakire kızlara göstermezlermiş yüzünü adamın. Çünkü bir bakire kız gördü mü adamı, bir daha yüzü gülmez, hayat sevinci bulamazmış. Kimse mutsuz bir insanla evlenmezmiş zati. Çayırlarda gezerken adam, bastığı yerdeki yemyyeşil otları kuruturmuş Hızır'ın tersine. "Tüm İrlanda'yı dolaşıp kuraklığa mahkum edecek bizi" diyerek köylüler peşine bir gece düşmüş adamın. Gördüklerinde adamı, bir yeşilliğin ortasında bileklerinden oluk oluk kan akarken iki genç tarafından -kimi yaşlı kadınlar bunlara melek der- götürülmekte olduğuna şahit olurlar. Adamın göğe ulaştığı yere gittiklerinde biraz önce damarlarında akmakta olan kanı ve yazdığı son şiiri görürler. Dilden dile efsaneyi yaymaya başlarlar. İşte o gün bugündür anneler çocuklarına nasihat ederler Fatih gibi olma diye. Kızlarının evlenmesine izin vermeyen babalar iki kere düşünür, damat adayı bir meczup olup o yüce şahsiyet gibi göğe yükselecek korkusuyla... İrlanda İngilizcesinde bir deyim vardır. "Atatürk gibi olmak." yok bu değildi pardon karıştırdım. "Fatih gibi göğü fethetmek." derler ne zaman bir insan çok üzülse. Halk arasında kullanılışı; "Fatih gibi göğü mü fethediyon lan ibne, ne bu surat?" ya da "Neden böyle üzgünsünüz genç adam, yoksa Fatih gibi göğü mü fethedeceksiniz?"dir... İşte böyle...
ibretlik :)
YanıtlaSilsağol kafsinkaf :) uzun ve sancılı geceler sonunda yazabildim ancak bu şaheseri
Silİrlanda günlerinden kalma bu eser değil mi azizim? Hani şu Claduia vardı senin meşhur. Ne zamanlardı ama... Hatırlıyorum da sahilde salınışınızı, ahh derdim şu hayata bir bak. Şipşirik ve bir o kaadar da ayrıksı...
YanıtlaSiloh azizim.. o claduida yok muydu o.. bir o kadar şeytansı bir o kadar 'yağmur tanesi' zarifliğinde meleksi.. onun o kadifemsi ayaklarının tenime dokunuşu, hala içi dolu bir revolver gibi çınlıyor beynimin derinliklerinde..
SilAman Salih hatırlatma zor toplayıp getirmiştik bizim 'deli oğlanı'.İstanbul'a küsüp kendini İrlanda ovalarında sessiz ve sakin bi hayata mahkum etmişti.Çayırlarda avare avare gezerken derin fikir çatışmalarıyla boğuştuğu bir gece yazmış bunu.
YanıtlaSilkadim dostum, çok güzel bir noktaya parmak bastın.hala,ne zaman eski ve kırık kalpli bir tatavla sokağından geçsem o günlerimi hatırlarım ve bileklerimdeki derin çizgilerin sahibi 'o' meşhur irlanda akşamını düşünürüm. hani, bu şiiri yazdıktan sonra bileklerimi kestiğim, sen ve değerli salihin beni gece yarısı baygın bir şekilde bulup tanrının yanına gitmeme engel olduğunuz gece..
Silİrlanda steplerinde bir hikaye anlatılırmış çocuklara. Sevdiği kadına ulaşmak için göklere uzanmayı göze almış bir adamın hikayesi. Acısını Aziz Patrick bile dindiremezmiş adamın, öyle derlermiş. Yeşilliğin en güzel kızları kendini sunmaya niyetlenmişler adamın acısını dindirmeye de, hiçbirini kabul etmemiş adam. Onu meczup edeni, göklere ulaştıracak olanı bekler dururmuş. Sokaklarda gezerken analar çocuklarını içeri alırlarmış. Bakire kızlara göstermezlermiş yüzünü adamın. Çünkü bir bakire kız gördü mü adamı, bir daha yüzü gülmez, hayat sevinci bulamazmış. Kimse mutsuz bir insanla evlenmezmiş zati. Çayırlarda gezerken adam, bastığı yerdeki yemyyeşil otları kuruturmuş Hızır'ın tersine. "Tüm İrlanda'yı dolaşıp kuraklığa mahkum edecek bizi" diyerek köylüler peşine bir gece düşmüş adamın. Gördüklerinde adamı, bir yeşilliğin ortasında bileklerinden oluk oluk kan akarken iki genç tarafından -kimi yaşlı kadınlar bunlara melek der- götürülmekte olduğuna şahit olurlar. Adamın göğe ulaştığı yere gittiklerinde biraz önce damarlarında akmakta olan kanı ve yazdığı son şiiri görürler. Dilden dile efsaneyi yaymaya başlarlar. İşte o gün bugündür anneler çocuklarına nasihat ederler Fatih gibi olma diye. Kızlarının evlenmesine izin vermeyen babalar iki kere düşünür, damat adayı bir meczup olup o yüce şahsiyet gibi göğe yükselecek korkusuyla... İrlanda İngilizcesinde bir deyim vardır. "Atatürk gibi olmak." yok bu değildi pardon karıştırdım. "Fatih gibi göğü fethetmek." derler ne zaman bir insan çok üzülse. Halk arasında kullanılışı; "Fatih gibi göğü mü fethediyon lan ibne, ne bu surat?" ya da "Neden böyle üzgünsünüz genç adam, yoksa Fatih gibi göğü mü fethedeceksiniz?"dir... İşte böyle...
Sil