21 Aralık 2012 Cuma

Vapur Kalkıyor!

      Biz gerçekten çok acayip bir milletiz kardolar. Başka hangi millet güzel bulduğu, beğendiği bir şeyi, güzel sözler yerine kaba, argo sözcüklerle ifade eder? Hakkında yıllarca tartışılabilecek, çok enteresan bir konu bu.
Şahitlik ettiğim bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum;

-Yer: Kadıköy Beşiktaş İskelesi
-Saat: 08.14
-Kahramanlar: Ankaralı olabileceklerini düşündüğüm iki genç şahıs, bir köpek.
-Olay:
       Metrodan iner inmez sigara yakmıştım. Metro istasyonu ile iskele arasında 50 metre kadar bir mesafe vardı. Vapurun kalkmasına çok az bir zaman kalmıştı, ama ben sigaramı içmeye niyetliydim.
       İskeleye doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. İnsanlar koşarak yanımdan geçtiler, vapura yetişmeye çalışıyorlardı. Ben, en son ilkokul 5. sınıfta koşmuş biri olarak bu olaya sıcak bakmıyordum, sigaramı çekeleye çekeleye yürümeye devam ettim. 6.30'da uyanmıştım ve hala uyuyor sayılırdım. Yürürken ayaklarımı hissetmiyordum, bacaklarım benden habersiz hareket ediyorlardı. O an bilinçli olarak yaptığım tek şey, sağ elimde tuttuğum "Camel" marka sigaramı -Camel ne güzel sigaradır arkadaş- içime çekmekti.
        Kaplumbağa hızımla iskeleye varmıştım. O 50 metre bana 5 kilometre gibi gelmişti, yorulmuştum. Nefes almakta güçlük çekiyordum. İnsanlar benim bu kötü durumumu fark etmiyor, bana sağlı sollu çarparak vapura koşuyorlardı. Sigaramı sıkı sıkı iki parmağımın arasında tutuyordum. Sigaram normal insanlara göre çoktan bitmişti ve yine onlara göre ben "sigaranın süngeri" denilen yeri içiyordum. Ben, dünyayı aldırmadan "sünger" içerken arkamdan bir teyzenin "Ay sen yeni mi uyandın tatlı şey?" dediğini duydum. Bana dediğinden adım gibi emin olarak arkama döndüm. "Teşekkür ederim teyzecim, o sizin tatlılığınız hihih" diyecekken gördüğüm manzara karşısında hayal kırıklığına uğramıştım. Teyze, sol elini, pireli olduğundan adım gibi emin olduğum(yine) bir sokak köpeğinin başına koymuştu. Köpek tatlıydı, ben değil. Köpek pireliydi, ben değil. Okşanan, sevilen köpekti, ben değil. Üzülen bendim, köpek değil. Süngerimden çekebildiğim kadar büyük bir nefes çektim. Teyzeye ve köpeğe küfür ettim ve mutluluklar dileyerek, sigaramı(süngerimi) iskelenin girişinde bulunan, kül tablası işlevi gören şeyde söndürdüm, akabinde hayatıma farklı şekilde yön vermemi sağlayan o olaya tanıklık ettim.
         Saat 08.14 olmuştu. Saatim yoktu, bu yüzden iskelede asılı duran saatten bakmıştım saatin kaç olduğuna. 08.14! Vapur kalkmak üzereydi! Aman Yarabbi! Turnikelere doğru yöneldim, 5. sınıftan bu yana ilk kez koşuyordum! Kartımı çıkartıp, turnikeye doğru yönelttim. Tam bu sırada hemen sağımdaki turnikeden geçmeye çalışan o iki gencin konuşmalarına tanıklık ettim.
*Yazacağım argo sözcükler için şimdiden özür dilerim lakin olayın boyutunu anlamanız için ne duyduysam onu yazacağım.*
-Oha la?! Ne tatlı köpek o! Vapur kalkmayaydı mıncıklardık moruk.
-Hala ölmedi mi la bu it? He valla, amuha koduğum çok tatlı. Dönüşte eğer hala burada olursa amuha koruz kanki, rahat ol.
       
           Vapura binmiş, üst kattaki kapalı alanda oturuyordum. Midem bulanmaya başlamıştı, düşünüyordum. O genç, neden köpeğe sevgisini "ölmedi mi la bu it, amuha koduğum çok tatlı, amuha koruz kanki" gibi pis, iğrenç sözcüklerle ifade etmişti? Neden bir insan böyle bir yola başvururdu? O genç sapık mıydı? Ben mi anlayamıyordum? O teyze neden köpeği tatlı bulmuştu da beni bir boka benzetememişti? 21 Aralık günü kıyamet kopacak mıydı? İlk dönem kaç dersten kalacaktım? Akşam yemeğim için hala köfte var mıydı dolapta? Sorular beynimi kemiriyordu ve ben hiçbirine cevap veremiyordum. Dayanamıyordum, yerimden kalktım. Vapurun kıç tarafına doğru ilerledim. Etrafıma bakındım, sonunda çok açık bir şekilde onu gördüm,  telefonla konuşuyordu. Ağır adımlarla ona doğru ilerledim. Tam karşısında dikildim. Koltukta iki kişilik yer kaplıyordu çünkü hayvan gibi yayılmıştı. Gözlerimi gözlerine diktim, tip tip bakıyordum. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Yaptığıma hiçbir anlam veremediği her halinden belliydi, telefonunu kapattı. "Noldu evladım?" dedi. Avazım çıktığı kadar bağırdım: "Ben de seni tatlı bulmuyorum! Sarkmış her yerin lan! Şişkosun, yaşlısın, tatlı da değilsin! Pislik karı! İnşallah o köpek götünü kopartır!". Vapurda görevli olan iri yarı, pala bıyıklı, her daim güneş gözlüğü takan amca kafama tekme atınca bayıldım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder