‘olumm biz Fikirtepe çocuğuyuz’ diyerek semt ağzıyla girdi cümleye ‘İnsene Fikirtepede, biz adamı naparız lan biliyo musun ‘? Karşısında duran, kirli sakallarından ve soluna doğru bıkkınlıkla attığı çapraz çantasından üniversite öğrencisi olduğu belli olan genç ‘Ne yaparsınız be, anca böyle hayvanlık yaparsınız zaten’ dedi ve çocuğun yıpranmış çakma Abercrombie Fitch eşofmanını ve cırtlak renkteki kirli kazağını iğretiyle süzdükten sonra ‘Sizin gibilerin yalnızca veterinere ihtiyacı olur ’ diyerek sesini yükseltti. Otobüse birden derin bir sessizlik hâkim oldu. Alışverişten dönen ve otobüs fren yaptığında poşetler kaymasın diye ayaklarıyla siper yapan ev hanımının, “çok yorgunum bir kez de ben oturayım” düşüncesiyle uyuma taklidi yapan liseli öğrencinin, kadro fazlası yüzünden işten çıkarılıp kapı dışarı edilen ve kızının yüzü aklına gelince içi burkulan işçinin gözleri sesini yükselten gence döndü. Genç her ne kadar tepkisini koysa da düğmeye basarak sonraki durakta indi. Malum çocuklar sokak çocuğu idi ve ne yapabilecekleri belli olmazdı. Aslında olaylar şöyle gelişmişti: Otobüs hareket edeceği sırada elinde birer güvercinle otobüse binen, giyiniş tarzı ve bağırarak konuşmalarından otobüstekiler tarafından sokak çocuğu teşhisi konulan iki çocuk, birden oranın istenmeyen kişileri olmuştu. Bir de üstüne güvercinlerin kanatlarını açıp incelemeleri ve gülüşmeleri üzerine dayanamayarak ‘Ne yapıyorsunuz siz?’ diye çıkışan öğrenci de ordakilerin sesi olmuştu. Oysa, kentleşme evriminin bir sonucu olarak karşılarına çıkan o çocuklara bağırarak değil sakince müdahale etmenin yerinde olduğunu çocuk semt ağzıyla ‘olumm’ çektikten sonra anlamıştı. Genç indikten sonra da çocuklar bu uyarının bir etkisinin olmadığını kanıtlar nitelikte şamataya devam ettiler. Çaprazlarındaki genç kıza, güvercinleri gösterip ‘Isırmaz abla korkma’ diyerek sapsarı dişleriyle gülüyorlardı. Olanları çocukların yanı başından sessizce izleyen adam çocukların dikkatini çekmek için ‘O hayvanları nerden aldınız? ’ diye sordu. Çocuklardan biri yarım ağızla ‘Taklacı bunlar abi. Hayvan pazarından aldık ’ diğeri de ‘Lekelidir bu lekeli. İyi cinstir.’diye kendinden emin bir tavırla ekledi. ‘Yazık değil mi hayvanlara? Bırakın özgürlüklerinin keyfini sürsünler, oyuncak gibi elden ele taşınır mı, günahtır.’ dedi adam. ‘Size yirmişer lira vereyim de salıverin o kuşları’. Para teklifini duyunca çocuklardan boyu kısa olanın gözleri parladı ama sanki yanlış bir şey teklif edilmiş gibi kafasını iki yana sallayarak ‘Olmaz abicim, kurtarmaz ’dedi. ‘Biz onlara iyi bakarız,hem kafesimiz bile var. Bunları da götürdüğümüzde tam bir düzine olacak. ’ ‘E bakabiliyor musunuz o kadar kuşa?’ dedi adam küçümser bir tavırla. ‘Ooooo hem de krallar gibi. ’ dedi uzun olanı elini sallayarak ‘Haftada üç gün Rıhtım’a boyaya inerim ben onlar için. Yemleri bitince de gider Sultanahmet’ten alırız. Orda bi tane sakallı yaşlı amca var bizim için yarı fiyatına veriyor. ’ Küçük olanı da yine sesinin tonunu ayarlayamayarak ‘ Bunların pislikleri de para eder amca. Hasanpaşa’da bir sürü kedisi olan bi teyze var. Begonyalarına çok iyi geliyormuş. Önceleri sadece ona götürürdük, şimdi komşuları da istiyor onlara da götürüyoruz.’ Sonra sır verir gibi yaklaştı ve kısık sesle; ‘Aslında Hasanpaşalıları pek sevmeyiz biz, mahalledekiler bilmiyor ama naparsın güvercinler için işte. ’ adam gülümsedi ‘Kadıköy’ün Teksası mı oluyorsunuz şimdi siz? ’ büyük olan uzun,kirli tırnağıyla kafasını kaşımaya başladı ‘Teksas nere ki amca?’. Adam güldü; ‘Amerikanın bir eyaletidir Teksas. Kovboyları da mı bilmiyorsunuz?’ çocuk ukala bir tavırla ‘Kovboyları tabi bilirim.’dedi. ‘Kovboy Kahvesi var bizim mahallede. Kaçaktan kumar oynatır haftasonları. Di mi lan?’ diyerek dirsek attı diğer çocuğa onaylaması için. ‘Tabi , Selim abinin yeriydi. İki-üç kere de aynasızlar bastı hatta. ’ Kirli, ifadesiz, pis suratlara baktı adam. ‘Okula gitmiyor musunuz siz?’ diye sordu. ‘Yok be abi bırakmak zorunda kaldık ’ dedi ‘Yoksa biz de istemez miydik okumayı?’ Uzun olan ise milletin yüzünü süzmeyi bırakmış inmeye hazırlanıyordu ‘Hayat boktan be abi ’ dedi diğeri ise esmer suratında beliren buruk gülümsemeyle; ‘Bizim için aslında sadece güvercin bokundan.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder